özgür turhan baya başarılı.

doğu demirkol-baturay özdemir-gökhan ünver gibi komedyenler baya kazanıyor. özgür turhan da sahneleri full dolduruyor en az 500 kişiye gösteri yapıyor genelde. 500 kişiye gösteri yapsa 750 tlden 375000 tl yapar. yarısını bile alsa baya büyük para. ayda 15-20 gösteri yapabiliyor bazen.

ama böyle kazanan çok az. çoğu 100-200 kişiye anca gösteri yapabiliyor.

dün twitterda gökhan ünverin yıllık 75 milyon kazandığı yazıyordu.

ülkedeki gerçekten iş yapan komedyenlerden biri, sosyal medya hesaplarından gelen kazançlar, reklamlardan gelen kazançlar ve yukarıda bahsedildiği gibi ayda rahat 10-15 adet gösteriden gelen kazançlar ve bu gösterileri yaparken de genellikle bir masrafı da olmuyor barınma olsun, yemek olsun organizasyonu yapan şirket tarafından karşılanıyor.

kamp videoları çeken ve sadece vlog olarak faaliyet gösteren atik ailesi bile Bolu vergi rekortmeni oldu. Bu tarz kişilerin ben ayda rahatlıkla 700-800 kazandığını düşünüyorum.

Mümkün. Ama her iki banka da swift ücreti alı. Şubeden çekip yatırmanı tavsiye ederim.

Midas ile de mümkün

Mümkün ama mümkün değil.

İş bankası Amerika’daki bankasına diyecek ki garantinin Amerika’daki bankasına para yolla. Para gelince Amerika’daki garantinin bankası garantiye haber verecek, o zaman dolarlar hesaba geçecek.

Türkiye’den Türkiye’ye dolar gönderirken para Amerika’ya gidip geliyor gibi bişiy.
Türkiye’den zimbabweye dolar yollamakla teknik olarak bir farkı yok sanırım.

mümkün ama anlamsız.

Onların profesyonel bakım çiftliği oluyor polislere ait (bildiğim kadarıyla). Emekli olduklarında da ( devlet memuru gibiler evet ) orada bakılıyor yine. Eve götürülmüyor diye biliyorum ben.

her ilde köpek unsuru yok. olanlarda da her köpek unsuru yok. genelde bakım ve eğitim merkezleri oluyor orada kalıyorlar. duruma göre başka bir ile gidecekse görev yazısı falan yazılıyor.

askerde tanik olmustum,
her köpegin bir sorumlusu vardi
ve sürekli oyun gibi komutlarda egitim devam ediyordu.

Cok kisinin hayatini kurtarmislardir..

%46 yıllık faizle → ~49.700 TL

%48 yıllık faizle → ~50.900 TL

Euro’da kalsaydı → 48.500 TL

Yani:

%46 faizle Euro’ya göre +1.200 TL daha fazla

%48 faizle Euro’ya göre +2.400 TL daha fazla kazandırıyordu.

Bankaların verdiği faize göre değişmekle birlikte %45 faiz aldığını düşünürsek 46.800 TL'si olurdu yaklaşık.

ablam 18 yaşında ehliyet aldı hiç kullanmadı, 42 yaşında kullanmaya başladı. düz vites zor ama otomatik vitesi öğrenirsiniz bence yaşla alakası yok

Öğrenen ve öğreten kişilere bağlı, ama ben öğrendiysem panik yapmayan herkes öğrenebilir diye düşünüyorum. 32 yaşımda ehliyet aldım. İyi bir hocayla kolay olur, iyi hoca önemli.

1 saat kadar.

Bazi insanlar o yasta yeni ogrenince acemiligi tam atamamislar gibi his veriyorlar kullanirken. Ancak aksi ornekler daha fazla gordugum kadariyla.

otomatik vitesi öğrenmek kolay. 15 günde trafiğe çıkacak düzeye gelinir. Manuel vites 2-3 ay pratik ister.

Bir de yaşanılan şehir de önemli. Kalabalık bir yerdeysen zor. Sakin bir şehirde kolay

Benim 61 yaşındaki arkadaşım daha çok yeni araba kullanmayı öğrendi ve trafiğe çıktı. Hiç zor değil, sadece güvende hissedeceğiniz şekilde eğitim alıp alıştırma yapman lazım. Tekrar söylüyorum çok çok kolay.

annem 40 yasinda ehliyet aldi, ama hic kullan(a)madi. asiri stres yapiyordu, hep aklinda ya lastik patlarsa, ya soyle olursa ya boyle olursa kaygisi vardi.

peder anamin ehliyetini ceza yazdirmak icin kullandi hep, kadinin eli sinav disinda direksiyona degmedi ama 180km ile radara yakalanmisligi var.

Hiç zor olmaz.

35 yasinda düz vites ehliyet aldim avusturya'da.

zor diye bir şey yoktur , sürekli pratik ile çok kısa sürede öğrenilir.

öğreniliyor dert değil.

olabildiğince bol direksiyon pratiği...

iç güdüselleşene kadar devam

Hiç zor olmaz, kendinize inanarak başına geçtikten sonra öğrenirsiniz.
31 yaşında bisiklet sürmeyi öğrenen bir kadın olarak yazıyorum.

Şu an geri kalan ömrünün en genç yaşındasın; şimdi karar vermişken öğrenmezsen ileride daha zor olur. 35 geç değil; 50’de bile alan oluyor ama yaş geçtikçe refleksler azalıyor o yüzden geç kalmış değilsin. Beynin hala genç.

geçen sene 36yken başladım ilk defa kullanmaya. önce direksiyon dersi alın sonrasında cesaret edip tek başınıza yola çıkın. arka sokaktaki markete bile arabayla gidin. tek tavsiyem otomatik araç kullanın düz vitese hiç gerek yok.

Annemin arkadaşı 65 yaşında ilk defa direksiyon başına geçti, hem de Manuel viteste. Özgüvenini toplaması 1 yıl sürdü. Üstelik burası küçük yer olduğu için hindistan gibi trafiği var. Ters yönden girenler, girilmez sokağa dalanlar, bol miktarda motor, yok ortasında durup sohbet edenler vb. Ben bile kaç yıldır zorlanırKen teyze iyi bile başardı bence. Siz haydi haydi yaparsınız.
Not: ben de ehliyeti 32de aldım trafiğe 40da çıktım. İlk otomatik kullandım, 6 ay sonra manuele geçtim. Manuel aracım kamyonetti 3 sene bindim ,minibüs bile kullandım.
Hem de ilk kullanmaya başladığımdan beri arka koltuğuma bebeğim vardı, mecburdum onunla trafiğe çıkmaya.
Ben yaptıysam, siz kesinlikle yaparsınız.
Sağdan gidin, kendinizi rahat hissetmediğinizde 4lüleri yakın, diğer araçlar bir sıkıntı olduğunu bilsin. Sakin olun :)

Sağlıksa söyleyin, çekinmeyin. Ama sen ikinici opsiyondun ehe demeyin tabii. Bakın bunlar oldu diyin geçin.

Bunu sormaya seni iten nedir, belli ki bir problem hissediyorsun. Normalde söylememek gerekir, hem emeğe saygıdan hem de doktorluk egosunu dürtmemek gerektiğinden. Bunu biliyorsundur ama yine de sorduğuna göre başka bir durum var gibi.

Hayir. Ben soylemiyorum. İkincinin yorumlarini da aldiktan sonra gerek gorursem soylerim.

Söylenmez, söylenirse ilk doktor ne demişti diye sorar ve onun etkisinde kalarak yorumlar.


Veya ikinci tercih olmak mutsuz eder.

Netice olarak söylenirse ikinci görüş almanın bir Anlamı olmaz

ben söylemezdim.

hangi taniyi koydu diyecek? x diyeceksin sonra adam dogru düzgün bakmayip aa x bu diyip gecistirecek o da. halbuki kendi x dese hastaligin gercekten x olma ihtimali artar.
tedavi icin görüs farkililari ve sebepleri de önemli. detaylara inildiginde konusulabilir ama bastan gerek yok bence.

Ben söylüyorum.
İlk doktorun söylediğine güvenmediğim için ikinci doktordan görüş aldım. Farklı bir tedavi planı önerdi.
Sonra başka bir doktora başka bir durum için gittiğimde diğer doktorların teşhisini anlatıp bunu da sordum. İlk ikisinden başka yorum yaptı.
Sonuçta hepsinin haklılık payı olduğu ortaya çıktı. En son dördüncü bir doktora gittim. Kötü bir tecrübe yaşadığım için başka bir hekimle takip edeceğim. Anlatırım tüm süreci. Bence söylenmesi lazım.

Söyleme+1
Ben söyleme saflığında bulundum. Doktor, açıp önceki sonuçlarıma bakmaya zahmet etmeden beni başından savdı:)

ben genelde soyluyorum.

Özelde söyleyince sorun olmadı fakat devlette tedaviye başlamışsınız, yorum yapmam doğru olmaz, başladığınız yere devam edin diyenler oldu. Hatta böyle farklı yerlere gidip durmayın, karar verin tek yerde kalın dedi biri. Bunu diyen İstanbul Pendik devletteydi. Bizim ilk gittiğimiz yer ise Muğla’daydı. Buna rağmen dedi.

1- En klasik cevap evet doviz satiyorlar. Ama sadece bu degil.
2- Faizler cok yuksek. USD/TRY son 1 yilda %25 artarken mevduata %45-50 faiz veriliyor. Bu da yabanci yatirimciyi iceride tutuyor hic bir sey yapmadan usd bazinda para kazaniyor adam.
3- Hersey bir anda olmuyor. Davalarin tarihi belli. Feto olaylari gibi bir sabah. bir anda olan birsey degil bu dolayisiyla tepki alim satimlari bi nebze daha yavas oluyor. Bu da merkez bankasinin aksiyon almasini kolaylastiriyor.

Ama faizleri hep boyle yuksek tutmak surdurulebilir birsey degil. O yuzden yavas yavas normallestirmeye calistiriyorlar ama o da kolay degil ulkenin gundemi boyleyken

Faizler çok yüksek. Bu başlı başına dolarizasyoma ket vuran bir emniyet sistemi zaten. Ne kadar başarılı tartışılır.

Bir de piyasalarda iç siyasete yönelik duyarsızlaşma mevcut. Küresel sermaye akımları, jeopolitik riskler veya emtia fiyatları gibi unsurlar, görece daha etki sahibi oluyor artık. Yani CHP’ye kayyum atanması dahi bugünden daha kötü yapmaz piyasayı. Ama israil ile olan bir gelişme daha büyük ölçüde etkiler piyasaları.

Evet, basit olarak döviz satılıyor. Sadece merkez bankası değil, kamu bankaları da satıyor.

Örneğin CHP İstanbul Kongresinin iptal kararından sonra devlet bankaları 5 milyar dolar sattı dövizi baskılamak için.

www.bundle.app

Bence amerika kaynaklı. Ülkeyi amerikanın yönettiğini düşünüyorum

Biraz da dolar ve dolara endexli kağıt paranın rağbeti kalmadı bence şu ara millet altın stokluyor,
Çin min alayı . Ekonomi bilgim yok öyle diyorlar .

Merkez döviz satıyor diye klişe tanım var. Bu oluyorsa net rezerv neden düşmüyor? Böyle bir şey yok. İhracatçıdan 5 alıyor, talep edene 5 satıyor. Net satış sıfır. Dövizi tutan tek şey yüksek faiz. Bireyler dolar sattı ve durdu, henüz geri almaya başlamadılar. Dışarıdan da carry trade için bir miktar para girdi, o duruyor. Cari açık henüz hızlı yükselmiyor. Yaz oldugu için turizm girişi de vardı. Hepsini toplayınca, MB net bazda döviz satmadan kur sakin kalabiliyor. Yükselmiyor diyene bakmayın ama, euro/try yılbaşından beri faizden fazla yükseldi. aynı gün %10 gitmeyince yükselmiyor sayanlar vardır tabii.

önceden dediğin dönemde zaten dövizin yükseliş trendi vardı. gerilim olaylar olunca aman tekrar yükselmeden alalım diye dövize hücum oluyordu.

şu an durum farklı. parası olan faize yatırdı bekliyor. faizler yüksek ve kazançlı, onu bozup döviz alacak bir durum yok.

Kapatılan karta gönderilen para eğer yeni bir kart varsa ona aktarılır, yeni kart yoksa arkadaşınızın bankasıyla görüşüp arada kalan parayı hesabına geçirtmesi gerekebilir.

tartışılır.

aylık 1 milyon gelir mi net kazanç mı?

eğer gelirse %1 olmaz. neden, çünkü o dandik gördüğünüz çoğu dükkanın geliri 1 milyonun üzerinde.

kazanç dersek, dükkanlar, serbest meslek vs. düşünürsek %1'in daha üzeri olur.

%0.1 ya da %0.01

1% asla olamaz.

yanlış biliyor olabilir. yaşlılar tapuya çok bakmaz ki. habersiz istimlak zor da trde her şey olur.

ben de yanlış biliyorlarmış herhalde diye düşündüm başta. ancak tarlanın sınırları çok net belli teller ve borularla. uzun yıldır meyvacılık yapılan bir yer ve komşuların da yerleri belli. internetteki harita üzerinden ölçüm yapan siteler de 11+ dönümü onaylıyor. kafamı karıştıran bu oldu.

habersiz istimlak olmaz öncesinde muhtarlığa ve hak sahiplerine yazı gönderilir belirtilen süre boyunca yazı askıda kalır sonrasında da itiraz vs olmazsa istimlak edilir. yalnız bütün kayıtlar tutulmaktadır.

önce tapuya ardından da belediyeye gidip ilgili arazinin başından geçenleri öğrenebilirsiniz.

ayrıca tkgm web sitesinden ilgili yeri sorgulayın belki aradan yol geçmiştir daha net görebilirsiniz.

kadastro çağırmanız gerek kesin sınırlar için.

Parsel sorgulama'dan sınırlara bakın.

Yaniliyor olabilirim ama bizde de bir miktar dusus yasandi. Ancak gercek yerin sinirlari degismedi. Bana dendi ki, gercek alandan, izdusum (tepeden bakar gibi olana boyle deniyordu galiba) alana gecis yapilmis. Arazi de daglik oldugundan epey farketmisti.

parsel sorgudan kaç görünüyor? parselsorgu.tkgm.gov.tr

arsanın bir kısmından yol geçiyor olabilir mi? yol geçtiğinde bir kısmını da istimlakla alabiliyorlar, kaldırım vs yapmak için.

@false pretension

parsel sorgulama bizde fayda sağlamıyor çünkü sahibi olduğumuz arsa, 50 dönümlük büyük bir parselin içinde gözüküyor. aileden farklı sahipler var aynı parsel içinde.

2 yanından yol geçiyor bu arada evet.

yol falan varsa kaydırmalar olabiliyor.
dededen kalan bir yer vardı, annemin üstüne tapulu 5 dönüm gibi bir şeydi sonra ne olduysa 4 dönüme düştü, yeni tapu çıkarıldı. güncellememi düzeltme mi bir adı vardı diye hatırlıyorum. yer aynı yer, yol aynı yol ama tapuda metrekare küçüldü.

kredinin faiz oranı kaç o önemli.

kredi'yi vadesinde ödemek hep en mantıklısı. avantaj tarafı biraz faizle de alakalı ama faizi ödedikten sonra anaparayı kapatmaktansa dövizin kur artışını beklemeyi tercih ederdim.

Ne kadar ödediğinizle ilgili +1.

Tamamen atıyorum 36 aylık kredinin ilk 24 ayı yüksek oranda faize gidiyor. Bunu ödedikten sonra son 12 ayı kapatmanın hiç bir manası yok. Kapatacağınız ay ve faiz oranına göre yorumlamak lazım.

elinize bir yerden toplu para geldi tl olarak. kredinin daha başlarınızdasınız.
o zaman ödemek en iyisi.

zaten bir kaç yıldır ödüyorsunuz, aylık ödemenizde faiz ile anapara birbirine denk olmuş. o zaman vaktinde ödemek daha iyi.

ilk taksitlerde faiz yoğun oluyor, anapara daha az.
siz toplu ödeme yapıp kredinizi yapılandırdığınızda anaparayı yapılandırmış oluyorsunuz. haliyle ona paralel faizler de düşüyor.

ama zaten yarısını ödediyseniz, anapara çok eksilmemiştir ve çoktan faiz ödemişsinizdir. bu durumda döviz bozup sabit oranlı tl borç ödemenin manası yok.

Faturayi iptal edin. E arsiv portala giriyorsunuz faturayi buluyorsunuz iptal talebi olustur diyorsunuz. Ihracat faturalarinda iptal islemleri hizli oluyor

3 ay geçince iptal edemezsiniz.

ödeme almadan işi bitirmeden fatura kesmeyin. iş ödeme aldığınızda biter.

paranin en azindan yarisini pesin almadan yurtdisina is yapmayin..

cok uygun, bence gunumuzde yeterli degil.

edit: 5000'i aylik dusundum, gunluk 5 cok.

Trol müsün bilmiyorum, Istanbul'da 4+1 eve en baba yerde 3000 lira aliyorlar. 2+1 eve, dip köse olmayacak temizlige, üstelik haftada tek güne 5 bin lira, artik ne denir bilemedim.

İnşaat ustalarının günlüğü çoğu yerde bu tutarda değil.

Ha tabi geliriniz yerindeyse çalışanı sevindirin bu ücretle

Abi ev kac metrekare, yani oda var oda var. Günlük mu veriyon aylik mi? Duyuru acarken dönun bakin su yazdiklariniza.

yazdığınız rakam günlükse mi daha absürt yoksa aylıksa mı karar veremedim. Ev 2+1 ve metrekaresi de düşükse aylık olması daha ihtimal dahilinde herhalde. Gerçi o kadar düşük m2'li müstakil ev nasıl olur, onu da bilemedim.

dubleks eve her geldiğinde bir katı temizliyor, 1500 alıyor. 2 gün 3000tl

5k çokmus cidden. Sonuçta sana gelmedigi günlerde de baskasina geliyor, parayi kiriyor.

Lan su ülkede ne ara vasifsizlar(temizlik isçileri) bu kadar kazanir oldu silker misin, sabaha mi birakirsin anlamadim.

2500 buyuk olmayan 3+1 8saat/gun. ideal bence

ödeme günlük arkadaşlar.

Pahalı
15 günde bir gelen temizlikçiye 2000 lira veriyoruz
Bodrum
2+2 müstakil

tarihsel iddia.

Tabiki. Mesela etin en iyisinden alıyorum ben. Katkısız sucuk harika, sosisleri de iyi

açık ara daha sağlıklıdır. iyi bir sucuk, kıyma ve baharat demektir. market sosis ya da salamı, hayvanın eti alındıktan sonra geri kalanı demektir.

sucuğu bilmem de market salamında ve sosisinde nitrat, nitrit, ne idiği belirsiz kansere sebep olan daha bir sürü kimyasal bar. devamlı tüketirsen büyük ihtimal bağırsak kanseri olursun.

kötü bir kasap sucuğu da marketten alınan salam sosisten sağlıklıdır :)

sosis salam çok kötü varlıklar. gıda diyemedim.

evet.

ama marketlerde satılar arasında içinde e250 (sodyum nitrit) olmayan marka ben bilmiyorum. bilenler yeşillendirebilir.

Evet. Zaten sucuk sağlıksız bir ürün de değil eğer çok dandik ne olduğu belli olmayan bir marka değilse. (her şeyin fazlası zarar o ayrı :) )

Hayır dogru degil

semizotunun toksik olması için kg kg yemek lazım.

Web Tapu’dan hissedar listesine bakın.

Sizin zaten önalım hakkınız var medeni kanuna göre. Payını satan veya satın alan taraf, diğer paydaşlara satışı noter aracılığıyla bildirmek zorunda. Bildirmeyip satarsa eğer devir geçersiz olmuyor bu arada ama sizin dava açma hakkınız doğuyor. Tebligat falan gelmemiş olması gerçekten satış yapılmadığı anlamına gelmez dikkat edin. Bildirim akabinde 3 ay (hak düşürücü süredir bu dikkat edin) ve har halükarda tapuda tescil yapıldıysa bile 2 yıl süreniz var. Durum bu şekildeyse 3 ay/2 yıl süresini kaçırmadan Asliye Hukuk’ta önalım davası açarsınız

İstisna: Satış diğer paydaşa, eşe, altsoy/üstsoya yapılmışsa önalım hakkı çalışmaz + devir, bağış, trampa vs. ortada satış olmadığı için önalım doğmaz. He burada da genelde muvazaalı işlem yoluna gidip çözersin meseleyi bi şekilde.

TKGM’nin Webtapu sistemine hissedarlardan birinin e devlet şifresiyle girip arsanın tapu bilgilerini açınca tüm malikler yazar.

(Arsa için geçerli)

taşınmazın bağlı bulunduğu tapu müdürlüğünden istediğin her bilgiye ulaşabilirsin. gitmeden önce webtapudan randevu almayı unutma, aynı güne veriyorlar çoğu yerde.

not: @vedat yazmış, önalım hakkın mevcut gibi duruyor. kaçırma

web tapuda gözükür arkadaşların dediği gibi ama noterden bildirim yapmak zorunlu bir kural değil, ön alım hakkınız evet saklı olabilir ama tapuda satış bedeli olarak ne gösterildiği önemli orada. işi bilenler çıkacak masrafı göze alıp ederinin üstünde değerler yazdırıyorlar.

bizim böyle bir arsada başımıza geldi, normal ederi arsanın 2 milyon civarıyken satın alan kişi tapuda 4 milyon bedel göstermiş ve noterden de ihbarname çekmişti. isteyen hak sahibi o arkadaşa dava açsa bile işin sonunda arsanın bedeli kişinin tapuda gösterdiği değer üzerinden oluyor. ucuza verilmişse kovalayın.

Maksimum 2 yaşında, garantisi devam eden, düşük kilometreli bir ikinci el araç alırdım. O bütçeye güvenli, otomatik, konforlu, kompakt bir SUV alabilirsin.

3-4 dediğin aradaki fark olan 1 ile araba alınabiliyor böyle bir bütçe aralığı olmaz bu bir. ikincisi daha fazla detay gerekli ama ben tercihimi tesla model y lr olarak kullanırdım. Elektrikli olmayacaksa ise santa-fe alırdım.

ben olsam sifir alirim cunku turkiye'de 2. el piyasasina guvenim yok.

o paraya alabildigim bana uygun en iyi bmw ya da volkswagen araci secerim. mesela elektrikli alacaksam tercih siralamam bmw i5, bmw i4, vw id.7 olurdu parama gore. benzinli de bmw 5, bmw 3, vw passat, bmw 1 seklinde olabilir.

acemiliği atacaksanız daha uygun bir araç daha iyi olur sanki. ufak tefek sürtme ve hasarları dert etmezsiniz en azından. şoförlüğünüz varsa o başka tabii.

ilk araba olacağı için premium olmayan bir marka tercih edebilirsiniz. yani bmw audi mercedes önermezdim.

vw, renault, pejo, citroen olabilir. bana kalırsa renault'tan başlardım. clio ilk araç için güzel bir seçim olabilir. tecrübe edindikten sonra elinizden hızlıca çıkarabilirsiniz.

kurumsal olması şartıyla ikinci el alabilirsiniz. yakınınızda kurumsal şirket bulamazsanız sıfır alın.

Dolu sıfır Cupra forementor al geç

2.el temiz çok düşük km bir suv.


Konfor arıyorsanız alman, dayanıklılıksa japon.

Ben lexus alırdım

Tariflerdeki tereyağı ve krema oranlarına bakarak hesaplanabilir, istersen ceviz fıstık gibi şeylerin gramajını da hesap edersin

baklava gerçekten çok yüksek yağ oranına sahip.
türk insanının kilo problemi önemli sebeplerinden birisi tatlı ve abur cubur yeme alışkanlığı
herkes ekmek ve makarna düşmanı olmuş. soğuk baklava, profiterol, magnum, snickers yiyip duruyorlar. çılgınlık

bu hafta resmi tatil yok, sadece idari tatil var. yani sadece devlet kurumları kapalı. özel bankalar çarşambadan itibaren açık. para çarşamba sabah saatlerinde hesabınıza geçer.

aseksüelim diye kolpa atip kiz düsürmeye calisanlari tanidim.

Evet ve evet.

Aseksuelim demese de aseksuel gibi takilan birkaç kiz tanidim.

evet ve hayir.

seks kendisine iğrenç gelen birini tanıdım

Tamamdır özelden dönüş yaptım sana.

Normalde kucuk donumde birim m2 basina fiyat daha yuksek olur

Turkuaz +1
1 dönüm de kendi başına işe yarayacak bir büyüklümte olduğundan, m2 fiyatı 5 dönümünkinden az olmaz. Hisbeli veya 100m2 altı olsaydı, o zaman, tek başına bi işe yaramaz diye m2 fiyatı düşük olurdu.

imarı var ise büyük dönüm daha pahalıdır metrekare başına. çünkü mevzuat gereği daha çok daire yapılabilir. alan küçüldükçe daire sayısı azalır. o yüzden mütahhitler yan parselleri de satın alarak daha avantajlı hale gelmeye çalışırlar.

Japonca okuyamıyorsaniz translate kullanmanın mantığı yok çünkü düzgün çevirip çevirmedigini anlamayacaksınız. İş yapmak istiyorsanız kendi işinizi ciddiye alın ve tercüman ile çalışın.

Paragrafları kısa tutun, çapraz bir iki defa ters düz çeviri yapın anlam kaymiyorsa bitti gitti. Tercümanlik bir şey yok

ünlü bir tasarimciyla calisacak kadar ciddiye alinmak istiyorsam hem karsidaki kisiye hem isime saygi duymakla baslarim. karsima google translate terk bir portfolyo gelse kafadan elerim. lisede dönem ödevi yazmiyorsunuz. tercüman tutun. saygi duyun, ciddiye alinin.

günün sonunda ticarete dönüşecek mi yoksa öylesine bi bilgilendirme pdf'i mi? ilkiyse düşünmeden çok iyi bir tercüman. ikincisiyse 2-3 defa chatgpt'ye kontrol ettirerek. ama tur-jp yerine eng-jp yapın

Ünlü bir tasarimciysa zaten ingilizce kullanmali diye düsünüyorum sonuçta dünya ile entegre olmak onun sorumlulugunda.

ingilizce yazın. ciddi bir iş ise 3-5 kuruştan kaçmayın japonca tercüme yaptırın. zaten kısa demişsniz

Ben de ingilizce ulasirdim acikcasi ama kusursuz bir ingilizce olsun. Ingilizce bilmiyorsa da ingilizceden japonyaya cevirmek onun sorumlulugu. Ingilizce anlamayan + ceviremeyen tasarimciyla zaten is yapmak iskence olur, ha bire tercuman mi tutacaksin.

Kesinlikle bir Japonca tercümanına okutun. Bazen eş anlamlı kelimeler kalite kaybına neden olabiliyor. Mesela;

- 2 top kumaş aldım terziden
- 2 top terziden kumaş aldım

ifadeleri arasında epey anlam farkı var. Ama translate uygulamaları bu "argo" işleri bilmediği için doğru şekilde çevirmeyebilir.

Bu arada 33 yıldır Japonlara rehberlik yapmış bir tanıdığım var. İkinci anadili Japonca, isterseniz uygun fiyata size yardımcı olur. Eski toprak bir kadın da olduğu için kumaş gibi terimlere de hakimdir muhtemelen. İhtiyaç olursa özelden haber verebilirsin.

chatgpt'ye çevirebilir, ardından imla ve gramere göre kontrol ettirebilirsin. Bence çalışır.

Taksicilerden korkuyorum bu yüzden böyle şeyler istemem asla :)
Bakışlarım sertleşir ve parayı uzatırken "yani çok dolandık yok yere ama neyse" falan derim.
Pasif agresif "mode on".

Şu ana kadar böyle duruma bir iki defa denk geldim, onlarda da taksiciler direkt dedi şu kadar versen yeter diye. Oturup hesap kitap da yapmadım üstüne ve verdim dediklerini. Tam parayı isteseler itiraz ederdim ama

Edit: tam bu değil ama benzer başka bir olay yaşamıştım. Yoğunluk var diye bir taksiye iki yolcu bindirdi duraktaki organize eden kişi (durak sahibi herhalde), önce diğer yolcuyu bıraktı onun ücretini aldı, sonra beni bıraktı taksimetrede yazanı istedi ki baya dolanmıştık ilk yolcuyu bırakmak için. Orada itiraz ettim ilk yolcuyu bıraktığın yolun parasını niye ben veriyorum diye, aradaki fark kadarını ödemiştim. Bunun dışında bindiğim taksiciler hep iyi niyetli insanlardı

Bilerek yaptığını düşünüyorsam devam etmesine izin vermem. Kenara çektirip inerim. Yaptığı davranışı ödüllendirmem.

başıma gelmedi ama gerçekten yanlışlıkla yaptığını düşünüyorsam, ses etmem.

her türlü itiraz ederim.

Öylesine nasıl olacak abi derim, verecegi cevaptan bağımsız can sağlığı der gecerim

Ugrasmam taksiciyle, normalde indirim yapmasi gerekir. Ince hesaba gerek yok tabii. Bir keresinde hem taksici hem de ben yolu bilmiyorduk. Dolastik biraz falan, neyse sonunda indim ama adam taksimetreden yazan rakami yukarilarda bir yerlere yuvarladi, o kadar yetermis, sanirim arama icin harcadigi beyin eforunu da hesaba ekledi.

Bunun disinda askerlik donusu oldugu icin aklimda net kalmis. Sabiha'dan bindim taksiye, Guzelyali dedim, Kucukyali anlamis, E5'e Istanbul yonune gidecek sekilde girince hemen uyardim, bildigin asiri islek yolda geri geri gelip normal yoluna dondu. Kural ihlali yapmasa baya dolasmak gerekecekti.

Bir tanesi 24 saattir uykusuz çalışıyormuş, yolu tarif ediyorum yanlış dönüyor, 1 oldu 2 oldu kızdım, marmarayın ters tarafına çıkardı. Bırak beni burada dedim, adam da kızdı para mara istemiyorum dedi, taksimetreye bakıp ne kadar tutuyorsa verdim.

Diğerinde de dediğim yeri yanlış anlamış, taksimetre ücretinden düştü kendisi.

annem yanımdayken yaptı bir tanesi ses çıkaramadım yoksa neyse. google yorumlarına döşedim. hastane parası yapın dedim. annem çok titrek olduğu için adamla dalaşsam orada bayılırdı ama içimde kaldı hala.

Yaşamışlığım var. Yolu uzatmak için haber vermeden başka yolu tercih etti. A bu yola mı çıktık ben metro ile devam edeyim dedim durakta bıraktırdım kendimi :)

Taksi şöförü ile asla dalaşmam. Adamın arabasındasın ve kim olduğu ne olduğu belirsiz.

Taksicinin bu işi kasıtlı yapıp yapmadığına dair gözlemim, O günkü ruh halim ile bir araya gelip oturup karar verirler.

Onların kararına göre;
-Karakola gideriz,
-Güçlü olan diğerini döver
-Hiç ses çıkarmadığım gibi bahşiş bile verebilirim.

Çok değişken bir ruh halim var.

ab mi abd mi?

bence abd.

$

dolar daha güçlü gidebilir gibi.

ben trump seçildiği için dolar seçerdim ama bana seçim şansı sunulmuyor elbette :)

bu ara euro düşüyor nedense. dolar seçerdim.

ben uzun sure euro ile aldim, bu sure icerisinde eur/usd 1,25'i de gordu 0,96'yi da gordu. ha hic arbitraj yaptin mi diye sorsan hayir yapmadim. biraz da o parayi kullanma yeriyle de alakali. avrupadasin seyahate gittin falan euro elinde surekli kafan rahat. bi yandan secim oncesi ve sonrasi dolar guclendi biraz daha da guclenecek gibi duruyor ama bu kadar makro analizle ugrasamam dersen icin hangisiyle rahat edecekse onla git. ama tabi su da var euro bir birligin parasi, dolar super guc amerikanin :)

60 lira civarı olur.

2024'te 7 lira artmışken gelecek yıl 30 liraya yakın artmasını bekleme sebebiniz nedir?

Newton'un hareket yasaları madde 3 nedeniyle böyle düşünüyorum, dolar kurunu ne kadar baskılarsan bu baskının karşılığı aynı derecede ve ters yönde büyük olur.

normal şartlarda TL'nin değer kaybetme hızına bakıp tahmin yapılabilirdi.(Bronson, covid, savaş vs. ekstra bişey olmazsa) Yani yıllık enflasyon %30 olacaksa dolar şimdiki değerinden %30 yüksek olacak gibi. Fakat tam işlemiyor gibi sanki.

iç savaş çıkacak bence. 45 veya üstü diyorum ben

Bu yılı 36 bitirse, gelecek yılı da 45 civarı bitirmesi makul olur. TL'deki reel değerlenme hedefi sebebiyle %30'lara düşecek resmi enflasyondan fazla artmaması istenir. Faiz konusunda beklenmedik bir şey yapılmadıkça da ulaşılabilir.

1. Pahalılık enflasyon vs doları aralıksız artırmaz. Dolar artışı bunları artırır. Asıl yön dövizden mal enflasyonuna olur.
2. artışı nasıl durdu? dolar uzayda kendi kendine artan bağımsız bir değişken değil. birileri ellerindeki TL ile dolar aldığı için artıyordu. neden alıyorlardı? TL getirisi çok kötü olduğu için. şimdi neden almıyorlar? TL getirisi iyi olduğu için.
3. Bir yılın ortalama kuru, yılın kapanış kuru demek değildir. 250 günlük dolar kurlarının ortalamasıdır...

ÖZET: FAİZ.

madem 50 dönüm parselde, siz akrabalarınız ile birlikte sadece 15 dönümüne sahipsiniz; paylı mülkiyet yapılmadı ise (yani mirasçıların kendi isimlerine ait tapuları) onu yaptırın ve isteyen satsın, isteyen saklasın. toplu hareket etmeye çalışıp, bunu öyle büyük bir problem haline getirmeyin.

Üzerinize almamayı neden istiyorsunuz vergi çıkacak falan diye mi?

Bu devlet rezerv alan adı altında arsalara el koyuyor, ekilmeyen tarlalara el koymayı planlıyor, haklarımız törpüleniyor. Sizin yerinizde olsam ilerisi için problem yaratabilecek hiçbir konu bırakmazdım.

alsanıza yav arsayı?

Evet intikal yapmanız lazım, geciktirmeniz gelecekte ihtiyaç anında veya bir konu olduğunda işleri zora sokar, kendi ailem de böyle almadığı yerler için sonrasında farklı durumlarda gereksiz uğraşlara girmek zorunda kaldı çok, zor bir şeyi de yok intikalin, vergi beyannamesi ve web tapudan intikal başvurusu yapacaksınız

üzerimize almama sebebimiz diğer mirasçılardan birinin yüksek derece alzheimer olması, diğerinin isviçre’de yaşaması. lakin gözüken o ki uğraşıp almamız bizim için daha faydalı olacak.

satmaya çalışan varsa zaten hemen bölüştürerek alın herkesin yeri belli olsun, 2 gün sonra mafyavari bir adam alıp tüm arsaya çökerse üzülmeyin, bunlar yaşanan şeyler.
köyde değersiz bir arsaya bile çöken vasıfsız insan ile uğraşamıyorsun.

Babanin mirascisi amca hala olmaz ki. Babanin cocuklari ve es olur. Bu miras babadan degil dededen mi babaya gecmis?

Isin teknik kismi bir yana kanunen size (annenize ve size) ait olan bir arsayi bir baskasi satmaya kalksa, internete ilan verse oncelikle karsisina cikar hayirdir kimin malini satiyorsun diye sorardim.

arsayı üstüne almıyorsun madem halanda senin yerine satar ugrasır durursun ondan sonra al alabilirsen.

sandığınız kadar uğraştırıcı bir olay değil ya intikal. vergisini ödeyip tapuda adınıza yazdıracaksınız.

Virüslere düşündüğümüzden çok daha fazla muhatap haldeyiz.
Hatta bazı virüsler o an hsta etmeden bünyemizde yaşar ve anı kollar. (örn: Herpes)
Bazen hasta oluruz da farkına varmayız. Bilmeden grip geçirdiğimiz çok olmuştur. 'Ben covid olmuşum, tesadüfen test yaptırdım da öğrendim ama hiç hissetmedim diyeni duymuşsundur.
Hani üşüyünce burnun kızarır ya, burun içindeki mukozada da benzer durum olur. O zaman da bekleşen ya da hastalık yeter sayısı kadar üreyemeyen influanzeye gün doğar.
Doğru yani onların dedikleri.

Soğuk havaya maruz kalmanın ya da soğuk bir şey içmenin bir hastalığa "doğrudan" neden olduğunu gösteren kanıt bazlı herhangi bir araştırma yok, hastalıklara neden olan etken mikrobik organizmalardır, soğuk ya da sıcak gibi "fiziksel" bir unsur hastalığa doğrudan etki edemez, haliyle sıcak/soğuk bir ortamda bulunmak ya da soğuk bir şey içmek de hastalığa doğrudan etki etmez, aslında dolaylı olarak da etki etmez ama bazı virüslerin hayatta kalabilmesi için gerekli olan ortam sıcaklığı nedeniyle böyle bir algı oluşuyor ama aslında o da küçük bir etki sayılır.

soğukta bağışıklık sistemi yavaşlıyor ve evet, mikroorganizmaları yenemeyip grip falan oluyor yani "üşütüyoruz". dile bu şekilde oturması bu yüzden. bir de benim gibi soğuktan sıcağa geçince burnundaki etler büzüşüp genişlediği için burnu akan, hapşıran kronik tıkanıklar var o ayrı.

hic hasta degilken vucudumun bir noktasi sicaklayip, oraya azcik bir esinti geldiginde defalarca hapsuruyorum. yani var oyle bir sey.

Üşütme diye bir durum yok.
Hastalıkları yapan virüsler ve bakteriler. Cam açık kaldı üşüdüm veya klima açıktı üşüttüm demek hata. Demekki klima temizliği yapılmamış içinde bakteri oluşmuş o sizi hasta etti.
Bir diğer yanlış bilinende boğaz ağrısında soğuk bişey içilmemesi. Aksine boğaz ağrısında soğuk birşeyler yiyip içilecekki oradaki yangı giderildin.

o da bir şey mi ben sıcaktan soğuya çıkınca da, soğuktan sıcağa çıkınca da hapşırıyorum. hapşırmam için hasta olmama gerek yok yani

bunun yanında evet üşütmek diye bir şey var. soğuk bağısıklık sistemini zayıflatır, virüsler ve bakteriler vücudunda daha rahat top oynar ve üşütürsün. cam açık kalınca veya klima çarpınca da üşütürsün, klima ne kadar temiz olsa da üşütürsün. çünkü vücudumuzda her daim virüs ve bakteriler var. zayıf anı kolluyorlar.

su ile ilgili olanı değil de hava ile ilgili olanı doktora sormuştum. sürekli sıcak soğuk hava değişimine giriş çıkmak, terlemek, o terin üzerinde soğuması hasta eder dedi.

tabi ki var ya kim diyorsa yok diyo kışın incecik kıyafetle dışarı da 1 saat dolaşsınlar bakalım.

soğuk, hipotermi ve hipertermi dışında herhangi bir hastalığa sebep olmaz.

Kışın soğukta 1 saat incecik kıyafetle dolaşırsan hastalanmasınız hipotermi olursunuz, hipotermi de bir hastalıktır değildir.

Hastalanmanızın nedeni d vitamini düşüklüğü olabilir. Normali 50 100 arasında olmalı. Test yaptırın 50 altı ise ondan sık hastalanıyor olabilirsiniz.

Takviye ile 50 100 arası bir değere getirebilirseniz hayat standardınızın ne kadar yükseldiğine inanamayacaksınız. Alerjik bünyelerde de d vitamini yükselince semptomların şiddeti azalıyor

var.

boyle toplumsal olarak duydugunuz ancak bilimsel olarak dogrulayamadiginiz her sey nominal bir farkliliktir. yani isimsel farklilik.

'usutmek' denen seyle tabir edilen de immun sistemin zayiflamasi oluyor.

Soğuk havalar immun sistemi zayıflatsaydı soğuk iklimde yaşayan insanların hastalıktan kırılıp ölmeleri ve soylarının kuruması gerekirdi.

butun dunyada herkesin ekseriyetle kisin hasta olmasi tesaduf olmadigina gore ya bakteriler kisi seviyor ya da kisin cok sogukta bunye zayifliyor.

Soğuk hava nötrofil hareketliligini etkiliyor deniyor

@kaleci; adaptasyon diye bir sey var.

bunun yaninda her toplumda kisin hastaliklar ve olumler artar. ilgilenen arastirabilir.

Adaptasyon her insan topluluğu için geçerli ama adaptasyonla da bir alakası yok bugün buzul çağı başlasa canlılar soğuktan hastalanıp ölmezdi hipotermiden ya da yemek bulamadığı için ölürdü yemek işini çözebilirse hayatta kalırdı çünkü insan soğuk-sucak gibi fiziki nedenlerle değil mikrop-bakteri-virüs gibi nedenlerle hastalanır, adaptasyon buna bir çözüm olsaydı bu iklimlerde yaşayan hiç kimse hastalık kaynaklı ölmezdi ya da hastalanmazdı ama sanırım burada yaşayan insanlar da grip oluyor nezle oluyor zatürre oluyor.

Şimdi birkaç makaleye baktım (ama sadece özetlere), nedensellik olmasa da ilişki var gibi soğuk ve hastalık arasında:

"Weather factors have been shown to influence the manifestation of influenza-like symptoms."

www.sciencedirect.com

"We found a statistically significant (p = 0.003) association between periods of low dew point temperature and above normal pneumonia and influenza"

journals.plos.org mortality 17 days later

Ben soğuk hava ve hastalık ilişkisini herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir örnekle açıklayayım: Dünyamıza Teksas büyüklüğünde bir göktaşının düştüğünü ve çarpışmanın etkisiyle oluşan bazı kimyasal reaksiyonlarla bazı mikropların mutasyona uğrayıp büyüyüp zombiye dönüştüğünü ayrıca yükselen toz bulutunun Güneş'i kapattıp havanın soğumasına neden olduğunu ve zombilerin de sadece -1 ila +7 derecede hayatta kalabildiğini, hava sıcaklığının da ortalama +3 derece olduğunu, Zombilerin sadece bu yaşam şartlarında hayatta kaldıklarını ve beslenmek için de insanları yemek zorunda olduklarını düşünelim.

Bu senaryoya göre havanın ortalama +3 derecede ve zombilerin hayatta kalmasına imkan verecek kadar soğuk olması mı insanların ölümüne neden olabilir yoksa zombilerin hayatta kalmak için isanları ısırıp yemesi mi insanların ölümüne neden olabilir?

Yukarıdaki senaryoda insanların ölümüne neden olan şeyin soğuk hava olduğunu düşünüyorsanız günümüz dünyasında soğuk havanın hastalığa neden olduğunu düşünmenizi anlarım ama insanların ölümüne zombilerin neden olduğunu düşünüyorsanız günümüz dünyasında insanların hastalanmasına neden olan etkenin mikroplar değil de soğuk hava olduğunu düşünmenizi anlayamam çünkü soğuk hava ve hastalık ilgisinin yukarıdaki senaryodan öte bir ilişkisi yok.

Buzdolabi camasir bakinesi ocak yatak vs gibi acil seyleri aldiktan sonra gerisini yavas yavas, sindire sindire al esyalarin. Oncelik siralamasi yap ve o listenin en basindaki seye odaklan. Diger turlu cok da ihtiyacin olmadigi onemli olmayan seylere aklina esti diye gereksiz para harcamis bir sekilde bulma ihtimalin yuksek kendini.

Acele etmemek, sindire sindire almak +1
Boyut olarak büyükten küçüğe gitmek de mantıksal olarak önemli.
Koltuk masa çalışma masası yatak dolap ne varsa artık bunları almadan halı almayın mesela.

Maddi duruma göre seçimler değişebilir ama ben kendimden örnek vereyim;
Misafir için doğru düzgün oturacak yerim yok. Tek yaşıyorum. 1 tane tv koltuğum 1 tane de büro koltuğum var. 3 tane de sandalyem var(en kötülerinden bahçe sandalyesi gibi süngersiz plastik) Ayda yılda bir gelip 2 saat oturacak arkadaşlarım için evin alanından ve maddiyattan feragat edemem. En çok vakit geçireceğiniz şeye en çok parayı verin derim.

Ayrıca biblo, duvar saati, incik boncuk gibi süs eşyalarından kaçının. Mümkünse hiç almayın.
bir entry vardı onu bulursam ekleyeceğim.

Tv yerine projeksiyon cihazı al :)

bazı küçük ev eşyalarını ikinci el almaktan çekinme.

Mümkün olduğunca minimal mobilyalar seç. Ayrıca taşınmaya dayanıklı ürünler tercih et. İkea örneğin 2 taşınmada dağılabilir. Fazla eşya almamaya gayret et taşınırken işkence oluyor.

minimalizm kral. bunu bilir bunu soylerim.

- eğer özel bir baza yaptıracaksanız ilk baza siparişini verin 45 güne kadar sürebiliyor teslimatı.
- büyük seyleri aldıktan sonra internetteki indirimleri takip ederek diger ihtiyaclari tamamlayabilirsiniz (telegramda indirim grupları falan oluyor)
- mobilyaları sıfır ve topluca alacaksanız vivense cazip sayılabilecek indirimler yapabiliyor (kalitesi genelde ortalama)
- buzdolabı alırken dikkatli olun hem bozulursa çok başınız ağrıyor hem de bazıları çalısırken cok ses cikariyor yine kafa agritiyor :)
- bütcenizi gecirdiginiz zamana gore dagitin, mesela 1 saat tv izleyecekseniz gidip pahalı son model bir tv almak yerine kaliteli bir yatak almanız hayat kalitenizi ciddi oranda arttıracaktır.

2017-2018 model civarı porsche 718 boxster

Audi A5-A6

E60 M5

17-18 macan

Volvo xc60 veya yasadigim yer uyuyorsa tesla model x

O civardaki araba fiyatlarina hic bakmadığım icin bilmiyorum o fiyata neler var ama Taycan aliniyorsa onu alirdim.

xc90 ya da s90

bana 2 günde geldi valla etkilemiyor

OHAL'de 2 kez pasaport aldim ikisi de 1 haftada kapimdaydi. Birisi randevusuzdu OHAL sebebiyle de acil durum kabul etmiyorlardi. Ankara'yi arayip telde agladim adam acidi bir emniyet mudurlugunden birisinin ismini verdi, Osman Bey mi ne :D O sayede aldim haha.

Perşembe akşama doğru başvurdum, pazartesi sabah geldi.

implant neden yapılamasın yeterli kemik kalınlığı olmasa bile kemik grefti konularak yapılabilir, ya da protez yapılır

meyveli mi sade mi? meyveliyse yenmez. sade ise yenir. her şeyin bir usulu var

Yenir. Olmazsa ayran yapın.

Bamya başka türlü çekilmez :( yenir

- bamya yenmez. kıymanın bamya ile ziyan edilmesi teklif dahi edilemez.

düz adam.

Yoğurdun canını yerim. Her şeyle gider o.

100 de 10 kuralı geçerlidir de ondan.
8000 i erkek olsa.
8000 de 800 kişiyle ilişki yaşamıştır.
maşşallah diyelim. (bkz.tahriş)

Aldatmaya meyilli, şımarık, elimi sallasam ellisi havasında olacağından dolayı

İsterim niye istemeyeyim. O kadar takipçisi varsa kesin baya güzel hatundur.

o kadar takipçisi olan bir kızın hayatta takipçi kasmaktan başka bir amacı yoktur.

ben tersini cevaplayayım. on bin takipçisi olan bir erkekle sevgili olmazdım çünkü onun yazanı çok olur. onunla uğraşamam.

takipçi sayısı bir kriter olmazdı. bu takipçi sayısını egosuna merdiven mi yapıyor, yoksa kendi olmaya mı devam ediyor?

10.000 takipçili bir erkekle birlikte olmazdım +1 Yazanı edeni çok olur +1 Ayrıca sosyal medyada o kadar aktif, popi erkekler hiç hoşuna gitmiyor. Az cool olsun, uğraşmasın bu işlerle.

Hocam bence seninki algıda seçicilik. Ben ise aksini düşünüyorum.

bence kesinlikle düzenli hayat, başarıyı sağlıyor. genelde en başarılı sporcular, düzgün aile hayatına sahip olanlardır. alex de souza, cenk tosun, muslera bazı örnekler.

kenan, kıvanç ve burak ozcivit'e bak. üçü de evli. evlenmeden önce de özel hayatlarına dikkat eden ve belli bir istikrar sağlayan adamlar.

bir de nerde akşam orda sabah oyunculara bak, hiçbirisi bu saydığım isimler kadar marka olamadı. sadece yakışıklıyım deyip salmadı bu adamlar.

Düzenli hayat başarı getirdiği için başarılı olanların erken evlendiği algısına kapılıyor insanlar.

Neill +1

zet iyi ancak tam aradığım değil. daha özel işler çıkaran yerler bakıyorum.

www.instagram.com

Simit çay :( üşengeç ve uykudüşkünü biri olduğumçün kahvaltı yapamıyom ben çalıştığım kurum önünde miss gibi simit satan bi abi var o sağ olsun karnımızı doyuruyoz

∆ Yulaf Ezmesi + chia + süt/su + avokado/muz/hurma + tarçın

∆ yumurta + yeşillik (roka genelde)+ zeytin

∆ yeşil çay/filtre kahve

eğer geç uyanıyorsam kaymak+bal+zeytin+peynir+üşenmezsem gidip tahinli çörek veya börek falan alıyorum. üşenirsem öteki dörtlü.

erken uyanıp çıkmam gerekiyorsa poğaça alıyorum. eskiden sık şu an nadiren nesquik yiyip çıkıyorum ama nesquik yiyince çabuk acıkıyorum. öğleni bulmuyor acıkmam

eğer annem veya ablalarımdan biri evdeyse ne hazırlarsa :)

Peynir, yeşil ve siyah zeytin, yumurta, bal, ceviz, 3 dilim buğday ekmeği, 1 bardak şekeriz çay.

haftaici: yulaf ezmesi + chia + kuru meyve + yogurt
haftasonlari: peynir, zeytin, ev receli, sahanda yumurta, bal-kaymak, simit

genelde boyle.

peynir zeytin domates salatalık yumurta tere roka

kahvalti yapmiyorum ve bence cok gereksiz bir ogun tavsiye ederim. “nerden cikti be kavalti en onemli ogundur” dicekleri soyle alayim
youtu.be

Sadece muz, yarım saat sonra kahve.

benim kahvaltım genelde çay, mideyi yumuşatıp öğle yemeğine hazır hale getiriyorum, sabah direk bi şeyler yediğimde ağır geliyor.

ama sabahtan beyine enerji gerektiği durumlarda-sınav vb.- bi simit oluyor çayın yanında.

Porridge

143 gram salatalık
19 gram avokado
23 gram mis krem peynir
1 dilim uno fırından tam çavdarlı ekmek
33 gram (2 dilim) namet hindi füme
2 haşlanmış yumurta

hepsini ekmeğin üzerine dayayıp yiyorum.
diyetteyim :/

genellikle yapamasam da benim için kahvaltı:

beyaz peynir
kaşar
siyah zeytin
çavdar ekmek
salatalık ve domates(mevsimlik bonus)

genelde kahvaltı yapmıyorum ama olurda üşenmezsem ve malzemem varsa kolaydan zora sıram şöyle;

-kabak çekirdeği içi + ay çekirdeği içi (çok güzel tok tutuyor ve yemesi inanılmaz kolay. araba kullanırken çok rahat. on numara zaman tasarrufu sağlıyor)

-keçi sütü + yulaf ezmesi (tok tutuyor. kabak çekirdeği + ay çekirdeği kadar olmasa da hazırlaması yemesi kolay)

-keçi yoğurdu + çavdar ezmesi ( çavdar ezmesi henüz hiç almadığım için 3.sırada. belki yarın birgün 2.sıraya yükselir :D)

kıssadan hisse dediğim gibi ya yemiyorum ya da yukarıda saydığım şekilde pratik+doyurucu+besleyici şeyler tercih ediyorum.

geriye kalan her şey handikap. normal kahvaltı kısa sürede acıktırıyor ama bunlar neredeyse akşama kadar götürüyor :)

yapmamaya calisiyorum, yapiyorsam muhakkak 2 yumurta yiyorum. peynir zeytin domates salatalık. ve bolca roka vs.

tek bildigim yazara cok cok az bisi kaldigi

seyler.eksisozluk.com

eksisozluk.com

@sanal uyku

sag ol. sinirim tepeme cikti gene

burada kitap yayıncılığı ve sektörle ilgili güzel bir flood var
twitter.com

Kitap kaça satılıyorsa, onu 10'a böl, yazarın aldığı genelde o.

@hayirsiz'in söylediklerine ek olarak şunu söyleyebilirim. Yazara belli miktarda kitap veriliyor ayrıca belli sayıda kitabı da indirimli alma hakları var. Fakat indirimli alınan kitapları satarsa sıkıntı:)

Zaten o an çekilip gönderilen videolar ikinci kere izlendikten sonra kapanıyor, tekrar izlenemiyor ki.

abd-çin'in ticaret delirmeceleri, fed'in faiz kararları...

bizim operasyonlar, yarattığı belirsizlik ortamı...

E, bir noktada patlaması gerekiyordu. Yavaş yavaş patlamaya başladı. Mesele bundan ibaret. Önlem olarak halı altına süpürme yönteminin sonucu bu.

Bunlara ilaveten @passion +1 abs-çin meseleleri, suriye meseleleri, yaklaşan seçimler vs derken zaten normalde bile bu dönemlerde artması gereken döviz kurları, bizim süregelen sıkıntılarla birleşince coşuyor tabii.

uzun zamandir bastiriliyor zaten. Gecen sene dolar alanlar TL + banka faizi karsisinda hala zarardalar, 4.11 olsa bugun anca kurtarir onlari.

Bir de dolar %10 deger kaybetti globalde son 1 sene. Yani aslinda dolarin bu kiyagi olmasa 4.45 civarinda olacaktik.

O yuzden su anda cildirmis durumda degil, uzun zamandir zaten tuhaf bir sekilde hareket etmiyordu, fiyat da hala dusuk.

Jimmy herhalde yanlis anladin. Ben TL daha kuvvetli yav falan demiyorum.

Bahsettigin hesap dolarin dip oldugu noktayi yakalamakla olacak hesap, onu da kimse duzenli sekilde yapamaz.

Dolar son 1 senede ne getirdi dersen %8.5 civari getirdi, nokta. %13-14 veren bankalar var TL ye yani zarar yazdi su ana kadar son 1 senede. Yani daha yolu var. Bir sene icinde daha cok dustu mu? Dustu, dedigin gibi 3.38 gordu, ama oyle dalgalari duzenli yakalayan biri iki senede dolar milyarderi olabilir, oyle bir hesap yok yani. Oyle bir insan da yok dunyada. Senelik getiri oyle hesaplanmaz yani.

Dolar TL ye karsi su anda ucuz. Merkez bankasi faiz farklarina gore de ucuz. Enflasyon farklarina gore de ucuz. Ucuz oglu ucuz. Bunun sebebi dolarin globalde 10% deger kaybetmesi, dolar endeksi 100 den 89-90 a dustu bu sure icinde.

Burada demek istedigim TL kuvvetli degil, ruzgar TL lehine esti. Dolarin 1 yillik getirisi TL 1 yillik getirisine gore geride kaldi. Ama bu 2 gun icinde degisebilir. Onumuzdeki aylarda degismeyebilir de. Vakit varsa aciliyet yoksa ama onunde sonunda bu degerler bulusur. O zamana kadar elde tutabilmek mesele.

tamam da arkadasim bir para biriminin getirisi oyle son 1 yildaki en dusuk degerinden hesaplanmaz. sebebi de acik, bir sene cok bariz bir hareket oldu diye onu her sene yakalayamazsin da ondan, cunku her sene olmaz. pasif olarak ne getirdi ona bakilir ozetle. Hic bir hesapta da oyle kullanamazsin zaten.

Dovizi gunluk takip etmek de ayrica bir emektir. Fiyatlari takip edip al sat yapmak da traderlik yapmaktir. Ona bakarsan dalgalari yakalayip son 1 senede dolar / TRY den 100% uzerinde kazanc elde eden de var, mumkun yani. Ne diyecegiz o zaman dolar 100% getirdi bu sene mi diyecegiz?

Oyle olmaz yani.

Dolar son 1 senede %8.5 civari getirdi. Eger trader degilsen ve bankan TRY icin daha yuksek faiz veriyorduysa zarardasin su anda (tabii dolari da dolar mevduata koyup ne kadar buyutebilecegine de bakmali). Ama beklersen kara gecersin bence. Cunku dolar butun parametrelere gore hala ucuz gozukuyor. Onu demek istiyorum.

kafamı çok karıştırdınız hanginize hak vereceğimi şaşırdım

Jimmy, bana hala trader hesabi yapiyorsun. Dedim ya trade ettikten sonra 100%+ kazanc saglayan da var bu sene.

Ya da soyle orneklendireyim:

2017 ocak tepe noktasi: 3.94
2017 eylul dip noktasi 3.38


2017 Eylul ayinda bu soru sorulsa TL cok kuvvetli bir para ulkemiz muhtesem dolara karsi %17 deger kazandi bir kac ayda diyecek miydin? Demeyecektin, cunku bunlar ancak gecmise bakarak ve gelecegini bilerek yapilabilecek hesaplar. Bir seyin getirisi hesaplanirken o yuzden gelecegi bilecegin varsayilarak yapilmaz, aylik getiriye bakarsin, yillik getiriye bakarsin ama gecmise bakip tepe ve dip noktalarina bakmazsin cunku anlami yok. O anda tepenin tepe oldugunu dibin dip oldugunu da kimse bilmiyordu cunku. O anlari tutturabilecegine can-i gonulden inaniyorsan cok degil 3-5 senede dolar milyarderi olabilirsin. Abartmiyorum.

Bunu dunyada kimsenin yapamiyor olmasinin sebebi dedigim seyin imkansiz olmasi.

Hayir, gecen sene dolar 3.38 tl iken, 1 sene once gerisinde bakarsin: Eylul 2016 bakiyorsun dolar 2.92 lira.

Yani %15 getirmis, senin dip dedigin noktada yillik. Bunun hesabi boyle yapilir.

Yani gecen sene eylulde "TL cok kuvvetli 3.38 e dustu %17 getirdi" hesabin nasil yanlis olacaktiysa, bugun yaptigin hesap da yanlis.

Dolar, TLye karsi, gecen sene eylulde baksaydin senelik getirisi %15 civariydi (2.92 -> 3.38). (senin bugunku hesabinla bakacak olsaydik %17 kayip getirdi demen gerekecekti, yanlis olurdu)

Bugun baktiginda da senelik getirisi %8.5 civarinda.

Gayet mantikli yani. Keyfi degil. Sansa bagli degil. Muneccimlige bagli degil.

Ulkeler arasi faiz farklarina da bakinca bugunku fiyati ben sahsen ucuz goruyorum dedigim gibi, ama gelecegi kimse bilemez. O yuzden diyorum ki bekleme luksu varsa acil bozmak gerekmeyecekse dolar su an ucuz (bence). Alinabilir yani. Bu onumuzdeki hafta 3.9 a dusemez demek degil, dusebilir, bekleme olayi orada devreye giriyor zaten.

TL mevduatta kalin falan demiyorum ya okudugunu anlamiyorsun ya da baska bir derdin var. Herhalde baskasina kizdin kafanda ona cevap veriyorsun.

Robokot haklı. Jimmy azıcık ekonomi sayfaları karıştır abi sen.

Dolar Euro uzun vadede hiç bi şey getirmez bunların getirisinin güzel faiz veren bankaların üzerine çıkması çok düşük olasılık. Dolardan kazananlar kısa vadeli fırsatları görenler oluyor. Bunu da burada ispatlı bulabilirsin. www.mrmilyoner.com

abi size keywordleri vereyim:

küçük açık ekonomi
enflasyon
dışabağımlılık
cari açık ve sebepleri

senin ürettiğin de, sattığın da, dolar ve euro'ya bağımlı. ticari partnerlerin o birimlerde. türkiye'de isen tl'nin ne oynadığının hiçbir önemi yok, diğerleri oynatıyor çünkü büyük oranda. enflasyon zaten fiyatların tl cinsinden durumunu gösteriyor. mevduatta tuttuğun parayı oturup kağıt olarak yemiyorsan tl'den durman her dakika risk ve kayıp. dolar cinsinden bankaya yatırdığında verilen faiz doların değer kazancının yanında devede kulak kalıyor uzun vadede.

sırf nominal oynaklıklara bakmak değil, fiyatlar genel seviyesine ve ülkede ne harcadığına da bakmak lazım. tl bu kadar süper olsa dolarizasyon problemi olmazdı zaten.

sosyal güvencen yoksa hiçbiri vermez. Kredi puanın kaç mesela? Ona göre belki 5000 lira çekebilirsin.

denizbank sorgusuz sualsiz veriyor sanırım. bence orayı bir dene.

o 15000 lirayı bankaya koyup onu teminat gösterip hatta o hesaba bloke koydurup falan belki çekersin. bankacı değilim sallıyorum. ben banka olsam sana böyle bir teklifte bulunurdum.

o zaman da kredi çekmenin bir anlamı kalmazdı tabi o da benim bu müthişşşş fikrimin tek eksiği :))

enpara müşterisi olursan kredi konusunda diğer bankaların hiçbiri kadar kasmıyorlar. hem de bankaya bile gitmeden telefon üzerinden 5 dakika içerisinde kredi sahibi olabiliyorsunuz.

Ülkece boku yedik çığ gibi kriz büyüyecek
4 ün altı falan bırak yaza kalmadan 5 leri konuşuruz

tarih boyunca dolar çıktığı kurdan aşağı hiçbir zaman inmemiştir. Maaşım yatsın dolara çevireceğim artık. Ne de olsa sürekli artıyor.

2008'deki gibi kriz olmalı abd'de onlar da yine dolar basıp saçmalı. başka türlü olmaz.

ben hayatimda dolarin dustugunu gormedim.

not: daha nasil yatirim tavsiyesi olacak. yumulun

Apple'i Turkiye'ye 0 vergi bahanesiyle getirip kayyum atayıp kasasındaki tüm parayı milli hazineye aktarırsak bırakın 3'ün altını 1'e ineriz.

Yarım gün çalışırlar.

moda

bir kere gidilince tekrar gidilmiyor, moda oldu cikti yakinda soner.

moda oldugu sürece devam eder, ama sönmeye mahkum bana kalirsa.

bi kere gidilince tekrar gidilmiyor ama 12 ayda 1 dekorasyon değiştirilirse tekrar tekrar gidilebilir.

3-4 bin lriadan fazla da tutmaz dekorasyonları.

youtu.be

tam aradığım tarzda pokemonk :)

youtu.be

o zaman bunu da beğenebilirsin. gerçi enstrüman var ama idare ediver accık =)
youtu.be

bir de bunlar var:
youtu.be
youtu.be
youtu.be

gelemiş köyü (patara) tercih edebilirsin.

kalkana 30 kaşa 60 kilometre. Likya yolunu yürüyenlerin uğrak noktası. Kamp atıp sakin tatil yapabilirsin.

Ama gece hayatı bekleme. Türkiyenin en büyük plajlarından ayrıca.